9 Ocak 2008 Çarşamba

Global bir marka


Mavi, 15 yıl gibi kısa bir sürede böylesine büyük başarı nasıl doğmuş olabilir? Kanımca bu soruya verilebilecek yanıtın üç ayağı var. Birincisi küresel vizyon: firma kuruluşundan bugüne kadar küresel düşünebilme kabiliyetini hiç kaybetmemiş. Firmanın Amerikalı tasarımcısı Laura Klindt, “Mavi Jeans çok kültürlü bir marka. Bir bölgeye ait değil. Biz dünyalıyız. Bol bol seyahat ediyoruz. Başka kültürler keşfedip tasarımlarımıza aktarıyoruz. Mavi Jeans’in Amerika’da başarılı olmasının en önemli nedeni de budur. Çünkü, hangi dünya görüşünü benimserse benimsesin her isteyen bu markada aradığını buluyor” diyor. İkinci olarak firmanın yaratıcılığını belirtebiliriz. Yaratıcılık her aşamada kendini gösteriyor ve süreklilik arz ediyor. Örneğin, firma "Mavi Organic" koleksiyonuyla, çevreye ve insan sağlığına daha duyarlı blue jeans'ler sunuyor. Ege’de Mavi'ye özel geliştirilen, doğal ortamda, hiçbir kimyasal kullanılmadan yetiştirilen pamuklardan üretilen organik kumaşlar, özellikle son yıllarda ekolojik dengeye önem veren ve doğa dostu tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Üçüncüsü ise, firmanın sahip olduğu tevazu. Konfeksiyon sektöründe markalaşma yolunda çaba sarf eden bazı firmalarımız gibi "gürültü" yapmıyorlar.

15 yıl önce cesur bir ekibin başlattığı Mavi’nin serüveni, küresel marka yaratılması için devlet desteğinden önce yaratıcılık ve vizyon sahibi olunması gerektiği açısından çok güzel bir örnek. Zira, küresel marka yaratılması, "talimatla" veya "iteklemekle" olabilecek bir iş değil. İşe
küresel bir "düş" kurarak başlamak gerekiyor. Mavi’nin başarısı diğer girişimcilerimize ve markalarımıza örnek olan ve cesaret veren bir süreç olduğu kadar, devlete ve bürokrasiye de küresel marka yolunda neler, nasıl yapılmalının deneyimini sunuyor.

Tekstil ve konfeksiyon sektörünü içinde bulunduğu açmazdan kurtarmanın yolu, Müller ve diğerlerinin verecekleri nasihatları dinlemekten geçiyor. Bu nedenle, Müller’in etnik çağrışımdan ziyade küresel boyuta vurgu yapmasını iyi anlayabilmeliyiz. Maalesef ülkemizin marka değeri yüksek değil. Bu açıdan, markanın değer kaybına neden olacak etnik etiketleri ürüne takarak dünya pazarlarına sunmak doğru yaklaşım olmayacak. Sanırım, Turquality etiketinin dış pazarlardan ziyade, iç pazara sunulan ürünlere takılması da bu yüzden.

Hiç yorum yok: