9 Ocak 2008 Çarşamba

Giyimkent örgütlenerek canlanmayı planlıyor


Türkiye'de hazır giyimin merkez üssü olması amacıyla kurulan, ancak doluluk oranı yüzde 30'larda bulunan Giyimkent, hazır giyimcileri bölgeye kümelenme modeli ile çekmeyi hedefliyor. Esenler Atışalanı'ndaki 10 bin işyeri kapasiteli bölgede, ham maddenin temini, tedariği, yan sanayi, üretim, satış, pazarlama, eğitim ve dış pazarlara açılımın bir arada olduğu modelin oluşturulması çalışmalarına başlandı.

Giyimkent Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Çınar, dün yaptığı açıklamada, kümelenmenin dünyada yeni bir yaklaşım olduğunu ifade ederek, Avrupa Rekabet Enstitüsü'nün gelip bölgeyi incelediğini ve burada farklı bir kümelenme modelinin oluşturulması önerisinde bulunduğunu söyledi. İstanbul Ticaret Odasının (İTO) projeyi destekleme kararı aldığını ve projenin başına da Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güneş Gençyılmaz'ın getirildiğini kaydedildi.

Yüzde 30 doluluk var

Çınar, Tekstilkent ve yanındaki Giyimkent'te bin 500'e yakın bir kullanım olduğunu, bunun yüzde 30'lara tekabül ettiğini söyledi. Çınar, yeni hükümetin programında da yer alan kümelenme modelinin genellikle bazı coğrafi bölgelerde bir takım işletmelerin bir araya gelmesi ile oluştuğunu ifade ederek, buna Denizli (tekstil), İnegöl (mobilya) ve Adıyaman (tekstil) örneğini verebileceklerini, özellikle Adıyaman'ın bu konuda son yıllarda yaptığı çalışmalarla büyük başarı sağladığını kaydetti. Modelin dünyadaki en başarılı örneklerinin İtalya'da bulunduğunu belirten Çınar, “Bu modelde verilen eğitimlerle birlikte hareket etme fikrini geliştirmek var. Örgütlü bir yapıya kavuşacağız. Model, Hindistan, Bangladeş ve Güney Amerika'da bile başarıyla uygulanıyor” diye konuştu.

6 ay yeterli olacak

Abdullah Çınar, kümelenme modeli ile birlikte aynı coğrafi bölgede bir araya gelen firmaların

fırsatlardan da beraber yararlandığını kaydetti. Model ile firmaların topluca ham madde ve malzeme tedarik edebileceğini kaydeden Çınar, "Bir firmanın bir malı tek başına tedarik etmesi ile topluca etmesi arasında büyük farklar var. Yurtdışına açılmak isteyen bir firmanın bunu tek başına yapması çok güç iken topluca bu daha kolay oluyor. Ortak pazarlama yapılıyor. Burada inovasyon da önem kazanıyor. Firmalar özellikle ar-ge, teknoloji ve eğitimli iş gücü yatırımlarıyla inovasyona önem vererek kendi markalarını ve ürünlerini yaratabiliyor" diye konuştu. Çınar, firmaların inovasyonu öğrenerek, birbirlerini taklit etmeden ortak pazarlara beraberce mal satabileceğini de kaydetti. Çınar, modelin tamamlanması ve geliştirilmesi için 6 aylık bir sürenin yeterli olacağını savundu.

Hiç yorum yok: